Navigasyon |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
CENEZE NAMAZİ
Zamanın Diyanet İşleri Başkanı Ömer Nasuhi Bilmen Hoca Erzurum'a gelmişken okuduğu medreseyi de ziyaret etmek ister ve Şeyhler medresesine gider.O sıralarda da Naim Hoca hem Şeyhler Camiinde müezzinlik yapmaktadır hem de yanındaki medresede talebe okutmaktadır. Uzun ağızlığına cıgarasını takmış, bir ayağını uzatmış, Hocanın verdiği selamı "elesine" almıştır. Gelen başında biraz bekleyince:-Gurban adın bağışla, der Naim Hoca.Başında bekleyen:-Ömer NasuhiNaim Hoca'da jeton düşer gibi olur.-Bülmeni de var mi?-Evet. Naim Hoca yerinden fırlar ve Ömer Nasuhi Hocanın eline uzanırken:-Buyurun ceneze namazına, der. |
ELLEM GULLEM
Rahmetli Naim Hoca camide vaaz verirken ,sırtını duvara ya da direğe dayayıp uyuyanlara kızar , sağ işaret parmağını sol dirseğine getirip şöyle dermiş : Müslüman ahan bele gedayıf dolmalarıni götürirsiz, gelir camide de hır hır uyursiz, hele gahın uşah,gahın, ellem gullem etmeyin |
SEVAP
Tamam işte o bankamatik var ya, ona gidir bir kart sohirsan. sonra birgaç numara yazirsan. Eğer daha önce para yatırmışsan maçina hemen istediğin parayı verir. Yoh daha önce para yatirmamişsan maçina sana deyir ki:-Ula gavat, sen ne parasi yatırdın ki şimdi benden isdirsen?İşte sevap da buna benzer. Eğer bu dünyada sevap yaparsan, öbür dünyada garşan gelir. Yapmazsan, heç bir şey bekleme... |
BENNEN YATIP
Teravih namazı sırasında gürültü yapan ve hocadan evvel veya sonra secdeye varan; caminin mahfel denilen üst kısmındaki kadınları şöyle uyarır Hoca: Mahfildeki garılar. Ele tek tek yatıp galhmak yok. Bundan sonra bennen yatıp, bennen bereber galhacahsız! |
AYİ BENİ YEDİ
Teyo Pehlüvan kahvehanede oturmuş, Zafer Pehlüvanın de kahvede olduğundan habersiz böbürlenerek anlatmaktadır. -Ola gardaş birgün dağda gezirem, tamda böyük bir kayanın dibindegarşıma bir ayi çıhmasın! Ayi benim kibi üç var, ama heç isdifimi bozmadım. Ola Teyo dedim gendi gendime bir ayıdan mi gorhacağsan. Başladık ayiyinan güleşmiye.... O beni alir yere vurir, sonra ben oni yerden yere vuriram, ne ayi pes edir, ne de ben pes diyirem. Aradan iki gün geçti, hele daha birbirimizin sırtını yere deydirmiş deyilih. Herkes işin sonunu merakla beklerken Zafer Pehlivan sert bir şekilde çıkışır. -Ola Teyo, sora ne oldu? Zaferi gören Teyo lafý dolaştırır, ne dediğini, nerede kaldığını unutur ve noktayı koyar: -Nevolacah ayi beni yedi! |
TEYO KORE DE
Teyo Kore Harbindedir. Kurşunlar havada vızır vızır ederken: "Hele bahim nevolir?" der ve başını siperden çıkarır. Çıkarır çıkarmaz da bir kurşun kulağının dibinden "vız" diye geçer. Teyo sinirlenir:-İtoğlitler! Vola demiller atar herifin gözüni kor ederih! |
DENK GELMİŞ
Kurtuluş Savaşı yılları.. Doğu cephesi ile telefon görüşmesi birden kesilir. Arıza ekibi Erzurum'dan yola çıkar kontrol ede ede Teyo'nun tarlasına bir gelirler ki yüz elli telefon direği yerde, Teyo hışımla ekin biçiyor.-Pehlüvan kolay gelsin de.. Direkler?-Ola oğul cepheye gidecağam dedim ambu tarlayi da biçim ele gidim. Ferğinde degilem demah tırpana denk gelmiş! |
İT BALIKLARI
Ağa Emerika'ya Kılay'nan güleşmiye çağırdılar. Haman Keveng'in gölüne bir dumdum Ağdenizden çıhdım. İki gulaçda Cebelitarığı geşdim. Ohyanusda yüzirem bir bahdım arhamdan "hav hav" sesleri... Bir de ne dönim ağa, it balıhlari! |
POKER
İsmet Paşa ile Çörçil poker oynamaktadır. Seyircileri de Teyo Pehlüvan! İsmet Paşa elindeki kartlara güvenerek: Türkiye, dedi Teyo hemen atıldı:-Paşa neyidirsen... Ya Erzürüm.. Ya Hasangalasi.. Ya bizim evler! |
TEMMUZ DA BUZ
Hasankale’de her yıl Temmuz ayında Karakucak güreşleri yapılır. Teyo’ya güreşçilerden birisi yaklaşarak: Pehlivan senin güreşeceğin adamla ben de güreşeceğim. Onu biraz yor, der. Teyo: -Sen merak etme, der ve Teyo rakibi ile güreşe başlar. Ama güreş başlar başlamaz rakibi Teyo’yu kaldırdığı gibi yere vurur. Biraz önce Teyo’yu uyaran güreşçi Teyo’ya: - Pehlüvan ne oldi, çabu pes etdin. - Ne edim oğlum, ayağım buza geldi gaydım. |
BİR DE VAPUR
Birgün gahvede oturiram,telefon çaldi. -Pehlivan seni isdiller diye seslendiler. Gahdım bahdım, ariyan bizim Kars Valisi: -Pehlivan Sarıkamış’da denize bir cip düştü! Biz uğraştık ama çıkaramadık. Buradakiler de “ bu cipi denizden çıkarsa Hasankale’li Teyo Pehlivan çıkarır. “Allahını seversen gel bize yardım et” diye yalvardi. Bunun üzerine gahdım bindim ata. Gettim Sarigamış’a. Atladım denize, suya bir dumdum, cip suyun dibinde. Bir goluma cipi tahdım, öteki golumunan da gulaç atmaya başladım ve cipi sudan çığartdım. Ama gardaş cip bene çok ağır geldi. Tikkatli bahdım ne görim. Megerse cipe bir de vapur tahılmış. |
KARA KARGA
Teyo Pehlüvana takılmak için yol mu yok?-Teyo bahasan bu Gargalar niye bele gara?Teyo Pehlivan'ın cevabı cebinde:-Güneşe yakın uçduhlari üçün. |
HEÇ BELLİM OLMAZ
Tortum'lu iki kardeş, yan köyden kız kaçırmış, kendi köylerine dönüyorlardı. Arazi malum patika! Büyük kardeş önde kız ortada küçük kardeş arkada. Kız hangi kardeşe kaçırıldığını merak edip arkadaki küçüğe yanaştı ve sordu:-Bahasan beni hangüze kaçırdıııız?Küçük kardeş şöyle bir bıyıklarını burduktan sonra :-Orası heç bellim olmaz! Hele bir eva gidah! |
TUT SATİRAM
Tortumlu'nun biri eşeğe yüklediği dutu "batmanı 2.5" diye bağırarak satıyordu.Biri kulağına eğilip "kilosu gaça" diyende: Niye baba ele egilib gulağıma fısıldirsan, hoç esgeriye mevzeri satmiram; tut satiram! |
EŞŞEGİ BÜLİRSİN
Her yıl dünyanın bir bölgesini gezmeyi adet edinen Tortumlu, dönüşünde de gördüklerini etrafına anlatırdı.-Memmet, bu sene nereye getdün?-Efrikiye.-Eeee?-Orada safari yapduh.-Ula safari nedür? Çeşüt çeşüt yaban hayvani vurduh da!-Ya sen ne vurdun?-Zürafa vurdum.-Ula zürafa nedür?-Eşşegi bülirsin?-Hee.-Onun ayahlari iki metre, boyni iki metre olani.-Başga?-Kergedan vurdum.-Ula o nedir?-Eşşegi bülirsin?-Hee.-Ondan üş teneyi birleşdirirsin burnuna da bir tikinti yapirsin, o.-Başga?-Piton vurdum.-Piton ne ki?-Eşşegi bülirsin?-Hee.-Şeyini de bülirsin?-Helbe.-Onun dört metre olani. Ama eşşeg yoh! |
ENDÜRDÜÜÜÜZ
Tortum köylerinden birinde yatsı namazını on rekat kılıyorlarmış. Bağ bahçe işlerinde yorulduklarından bu bile fazla geldiğinden on rekatı daha aşağı indirmek için Müftüye bir heyet gönderirler. Köylüler derdini anlatır ama Müftünün cevabı açıktır:-On rekattan başka üç rekat da vitr-i vacip kılacaksınız. Aşağısı hiç olmaz.Heyet köye dönerken köylüler de hayırlı bir haber almak için mezalığın yanına kadar gelmişlerdir. İçlerinden biri heyet uzaktan bağırı:-Endürdüüüüüz?!-Poh endürdüh, üçde fıtrifıcır kılacayuh! |
BEN DİYİREM
Tortum'un köylerinden birine Kaymakam bir köprü yaptırır. Ancak köprü biraz alçak olduğu için buradan geçen eşeklerin kulaklarına sürtünür. Tortumlu da eline bir bıçak alarak eşeğin kulağının sürtündüğü yerleri oymaya başlar. Tam bu sırada Kaymakam yanına gelir ve niye köprüyü oyduğunu sorar. Tortumlu da eşeğinin kulakları sürttüğü için bunu yaptığını söyleyince Kaymakam:-Köprüyü oyacağına eşeğin ayaklarına gelen yeri kazısana,der. Tortumlu şöyle bir bakar:-Bir de ohumuş adamsan Gaymagam beg, ben diyirem gulahlari... sen diyirsen ayahlari! |
NE TİLKİSİ
Teizkapı civarında bir camide müezzinlik yapan Emin Hafiz, darlandıkça uydurduğu firkete ile yardım kasasından kağıt paraları aşırmaktadır.İmam Efendi, kasadan sürekli bozuk para çıkmasına bir anlam veremez ve işi kolaçan ettiğinde durumu anlar. Münasip bir lisanla bunu Emin Hafiz'e söyler:-Hafiz, diyirem ecep bu kasaynan bir tilki mi oynir?Tilkiliği kendine yediremeyen Emin Hafiz, elini yumruk yapıp göğsüne vura vura:-Ne tilkisi Hocam, bu aslan bu aslan! |
MySpace Codes
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|